2. Abdülhamid Han Kütahya’da anlatıldı

7611

Kütahya’da, belediye tarafından ‘Vefatının 100. yılında Ulu Hakan 2. Abdülhamid Han Konferansı’ düzenlendi.

“OSMANLI BİZE
TERTEMİZ BİR
ÖZGEÇMİŞ BIRAKTI”
Hezar Dinari Kültür Merkezinde düzenlenen ‘Vefatının 100. yılında Ulu Hakan 2. Abdülhamid Han Konferansı’na, Osmanlı Padişahı Sultan 2. Abdülhamid’in beşinci kuşaktan torunu Nilhan Osmanoğlu ve Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu konuşmacı olarak katıldı.
Sofuoğlu, burada yaptığı konuşmada, Osmanlının tertemiz bir özgeçmiş bıraktığını belirterek, “Ecdat, bizim anlımızda kara leke bıraktırıcı hiçbir iş yapmadı. Bu özgeçmiştir. Parlak bir özgeçmiş. Yazıklar olsun. Necip Fazıl diyor ki, ‘Sen cebinde kaybettin, güneş dolu tarihi.’ Ne zorumuz vardı bizim, utandığımız bir şey mi vardı? Osmanlının bizim yüzümüzü kara çıkaracak hiçbir işi olmadı. Tabi ki sonuçta hatası olanlar, hatalı padişahlar, naçizane bana göre de var. Ama genel itibariyle, bir insanın hatalarını saymak şartıyla Osmanlı muhteşem bir miras bıraktı bize. Biz bu özgeçmişi bir mirasyedi gibi yırttık attık.” dedi.
“GOOGLE’IN İLK
MUCİDİ SULTAN
ABDÜLHAMİT HAN’DIR”
Sultan Abdülhamit Han’ın imkansızlıklardan dolayı gidemediği yerlerin fotoğraflarını çektirerek izlemesinden dolayı google’u ilk kullanan kişi olduğunu dile getiren Sofuoğlu, “şöyle konuştu:
“Sultan Abdülhamit Han, farzlara, haramlara kesinlikle dikkat eden birisiydi. Yapabileceğini, yapamayacağını çok iyi biliyordu. Asla günaha rıza gösteren birisi değildi. Fakat uygulayabileceğini, uygulayamayacağını. ama bunun içinde bir ajandası olurdu. Ben bunu engelleyemem ama engelleyebileceğim zamanı bilirim derdi. Muhteşem birisiydi bu anlamda. Aşama aşama bu ajandasında uygulardı. Arabasına bomba koyan Belçikalı bombacıyı affediyor. Niye? Duble ajan olarak kullanıyor. Adam duble ajan olarak kullanıldığının farkında değil. Bir kişinin kullandığı cümlenin vurgusundan o kişinin içindeki birkaç sayfayı bile anlamak mümkün, neye vurgu yapıyor. Google’yi kullanan ilk icat eden Sultan Abdülhamit Han’ındır. Gidemiyor, ulaşım imkanları yok, gitse sorun olacak payitahtta. Ne yapıyor, fotoğrafını çektiriyor, izliyor. Oradan bir şey üretiyor. Google’nin ilk mucidi bu anlamda Sultan Abdülhamit Han’ındır. Coğrafya kaderdir deniyor ya coğrafyanın da psikolojisi var. Sultan Abdülhamit Han bir 10 yıl daha tahtta kalsaydı biz dünyanın en zengin devletiydik. Niye, 1. dünya savası olacaktı ve girmeyecektik. Onlar parça parça olacaktı. Kendisi söylüyor, ‘yıllardır bu anı bekliyordum’ diye. Girmeyecekti savaşa. Dünyanın en zengin petrol yatakları Yemen’e kadar halen bizimdi.”
“TARİH KİTAPLARINDA
YAZAN ‘İSTİBDAT’
İFTİRADIR”
Tarih kitaplarında Sultan Abdülhamit Han hakkında yazılanların gerçeği yansıtmadığını ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğine de işaret eden Sofuoğlu, “Türk Tarih Kurumunun basmış olduğu 9 ciltlik Osmanlı tarihinin 8. cildinin tam kapağında, anlımıza çarpılmış bir şekilde 1. Meşrutiyet ve istibdat dönemi diyor. ‘İstibdat’ diktatörlük demektir. İftiradır, yalandır. Hasbelkader tarihle meşgul olan birisiysem hodri meydan diyorum. Çıkartın tarihçilerinizi, yaladım yuttum demiyorum. Çözelim bakalım, istibdat mı değil mi, değildir. Ben yarış için söylemiyorum. Atatürk için diktatörlük kelimesi çıksaydı o tepki olur muydu? Burada bir yalan var. Osmanlı tarihi kitaplarının tamamının kapaklarına bakın hiç birinde Sultan Hamid’e yapılan kadar hakaret yoktur. Şu an Türkiye Cumhuriyeti resmi tarih tezine göre, artık görev sizdedir. Lütfen bildiğiniz kişilere söyleyin. Ben söyledim, elimden geleni yaptım. 100. ölüm yıldönümünde bir insan bu kadar muazzeb edilmez.” ifadelerini kullandı.
“SULTAN ABDÜLHAMİT
HAN’I ANLAMANIN
BUGÜNÜ DE
ANLAMAKTIR”
Sultan Abdülhamit Han’ı anlamanın bugünü de anlamak olduğunu ifade eden Sultan Abdülhamit Han’ın torunu Nilhan Osmanoğlu ise, şunları kaydetti: “Çünkü o günün saldırı şekillerine, düşmanın ne şekilde hareket ettiğine baktığımız zaman bugünü de anlamış oluyoruz. Bakın biz Sultan Abdülhamit Han’ı yüz sene sonra konuşabiliyoruz. İlmi siyasetini 100 sene sonra anlayabiliyoruz. Bugün masada konuşulan, Birleşmiş Milletlerin masada konuştukları Kudüs meselesini biz 100 sene sonra Sultan Abdülhamit Han’ın hazırladığını görüyoruz. Daha belki nicelerini hazırlamıştır, daha birçoğunu göreceğiz. Özellikle gençlerin gözündeki ışığı, arayışı, bekleyişi görmekten çok mutlu oluyorum. Her şeyden önce bu durum umut verici. Biz daha kapıları yeni yeni aralamaya başladık diyebiliriz. Henüz ‘bir şeyleri biliyoruz, öğrendik’ kesinlikle diyemeyiz. Bu diziler olsun, vesile oluyor bazı şeyler tarihimizi, geçmişimizi öğrenmeye. Gelip bana diyorlar ki, ‘Ben Osmanlıyı, ecdadımı çok seviyorum.’ Bana kalırsa bu bir koparılış cümlesidir. Zaten tarih, ecdat, Osmanlı senin. Bunu bir artı olarak söylemeyi ben çok gereksiz buluyorum. Siz der misiniz, ‘ben annemi, babamı seviyorum’ diye. Zaten senin ailen. Ne hazindir ki bu bir 100 senenin koparılış cümlesidir.”
Konferans sonunda Osmanoğlu ve Sofuoğlu’na çeşitli hediyeler takdim edildi.
RAMAZAN DOĞAN




Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir