İsrail’in köyünden çıkardığı Filistinli eczacının vatan özlemi

1270

Ailesi, 1948 yılında İsrail tarafından bulunduğu köyden zorla göç ettirilen, Gazze’de ‘göçmen’ kimliği ile doğup büyüyen ve eğitimi için Türkiye’ye geldikten sonra burada yaşamaya devam eden Filistin asıllı Muhammed Ziya Afifi, ülkesine huzurun yeniden gelmesi ve ülkesine geri dönme umuduyla yaşıyor.
1993 yılında eğitim için geldiği Türkiye’de Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesini bitirdikten sonra bir Türk kızıyla evlenen ve 2001 yılından itibaren Kütahya’da eczacılık yapmaya başlayan Filistin asıllı 3 çocuk babası 42 yaşındaki Afifi, ülkesinde yaşananları ve göçmen olmanın zorluklarını anlattı.
“TÜRKİYE BİZE KUCAK AÇTI”

Anne ve babasının henüz çocuk yaştayken aileleriyle birlikte Batani köyünden Gazze’ye İsrail’in zoruyla göç ettirildiğini, kendisinin de 9 kardeşleriyle birlikte ‘göçmen’ olarak dünyaya geldiğini dile getiren Afifi, şöyle konuştu: “1993 yılına kadar Filistin’de yaşamış biri olarak Filistin’in diğer şehirlerine annemlerin gidemediği gibi ben de gidemedim ve dolayısıyla eğitimimi de tamamlayamadım. Sadece liseyi bitirebildim. Filistin’de başka şehre gitmek o kadar zordu ki, başka ülkeye gitmek daha kolaydı. Aslında Yahudilerin amacı da bu, insanlara zindan hayatı yaşatıp insanların kendilerine başka vatan edinmelerini sağlamaktı. Ama biz şu anda Filistin ve göçmen kimliğimizle yaşamaya devam ediyoruz. Ben eğitimim için Türkiye’ye geldim, Türkiye bize kucak açtı. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezun oldum. Türk bir bayanla evlendim ve 2001 yılından bu yana Kütahya’da kendime ait eczanemi işletiyorum. Burada herhangi bir Türk vatandaşı gibi Türkiye’yi savunduğum gibi Filistin’i de savunmayı şiar edinmiş bir vatandaş olarak yaşamaya devam ediyorum. Burada her zaman Türk hükümetiyle beraber Filistin’i desteklemeye çalışıyoruz.”
‘GAZZE’DE HALKIN YÜZDE 70’İ GÖÇME’
Gazze’de halkın yüzde 70’inin göçmen olarak yaşamlarını sürdürdüklerini, ailesinin de orada yaşamaya devam ettiğini ifade eden Afifi, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Birleşmiş Milletlerin kararlarına rağmen göçe zorlanmış herkesin kendi şehrine ve köyüne dönme hakkını tanımasına rağmen hiçbir Filistinli şu ana kadar geri dönme imkanı bulamamıştır. Bizim geride bıraktığımız evlerimizin anahtarları ve tapusu hala elimizdedir. Çünkü biz orayı terk etmiş değiliz. Şu ana kadar biz köyümüze ve evimize geri dönme umuduyla yaşıyoruz. Bu umudu babalarımızdan alarak evlatlarımıza ve torunlarımıza iletmeye, onlara anlatmaya devam edeceğiz. Filistin’de bir şehirden bir şehre geçmek için Filistin Cumhurbaşkanı bile İsrail’den izin almak zorunda. İnsanlar maalesef o şekilde yaşıyor. Bir Filistinli olarak Kudüs’ü 12 yaşında gördüm ama ondan sonra oraya gitme imkanı sağlanmamıştır. Bu zulmü İsrail’den gördük, görmeye de devam ediyoruz. Ancak biz vatanımızı savunmaya devam edeceğiz. Hiçbir zaman vatanımızı terk etmedik, etmeyi de düşünmüyoruz.”

“FİLİSTİN’DE GÖÇMEN OLMAK ADETA KADER”

Afifi, Gazze’ye yapılan göçlerden dolayı nüfus yoğunluğunun çok fazla olduğunu, 365 kilometrekare alana sahip Gazze’de 2 milyon 50 bin kişinin yaşadığını ve 1 kilometrekare alan içerisinde yaklaşık 6 bin civarında insanın yaşadığını aktardı.
Göçmenliğin Filistin’de adeta bir kader olduğunu kaydeden Afifi, şunları kaydetti: “Her Filistinli göçmen olarak doğuyor, göçmen yüküyle büyüyor, ölüyor ve bu göçmenliği başkalarına miras bırakıyor. Şu anki Filistinli göçmenlerin kullandıkları kimlikleri maalesef İsrail tarafından veriliyor. Herhangi bir göçmenin kendi köyünü terk etmesi karşılığında direk İsrail başka ülkelere, Amerika’ya, Kanada’ya, Avusturalya’ya göç ettirilmeye çalışılıyor. Yeter ki Filistin’i terk edip gitsin. Ama biz orayı terk etmiyoruz. Hiç kimse doğduğu yeri ve ırkını seçemez. Bu Allah’ın bir imtihanıdır. Bunun imtihan olduğunu kabul ediyoruz ve bu şekilde yaşamaya devam ediyoruz.”

“İNŞALLAH BİR GÜN FİLİSTİN’E GERİ DÖNECEĞİZ”

Filistin’e yeniden huzurun geleceği günleri hayal ettiğini ve bir gün bu hayalinin gerçekleşeceğine inandığını da ifade eden Afifi, “Şu an eşim ve çocuklarımla beraber en kısa sürede Filistin’e huzurun geri gelmesini temenni ediyoruz. Ailemle bu konuda hemfikiriz. İnşallah Filistin’e döneceğiz, annemin babamın köyüne gideceğiz. Orada bir evimiz olacak ve yaşamımızı devam edeceğiz inşallah. Eğer ömrümde bana bu nasip olmazsa evlatlarıma vasiyetim bu şekilde olacak. ‘Gidin Filistin’de evinizde ve kendi köyünüzde yaşamaya devam edin.’ diyeceğim. Çünkü Yahudilerin amaçları bizi yurdumuzdan, köyümüzden bizi oralardan sürmek. Biz er veya geç oraya geri döneceğiz.” diye konuştu.

ABD’NİN KUDÜS’Ü “İSRAİL’İN BAŞKENTİ” OLARAK TANIMASI

ABD başkanı Trump’un Kudüs kararıyla ilgili büyük üzüntü duyduklarını da belirten Afifi, “Bu karardan sonra İslam Birliğini kısa sürede toplayan ve dönem başkanlığını yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Yapılan toplantıda Kudüs için çok güçlü bir karar çıktı. Bu kararı Cumhurbaşkanı İslam ülkelerinin başkan ve cumhurbaşkanları tarafından bu kararın çıkmasını sağlayabildi. Bundan dolayı tüm Filistin halkı adına Cumhurbaşkanımıza teşekkürü borç biliyoruz. Şu an, işgal altında da olsa Filistin’in başkenti Kudüs’tür ve bu Türkiye hükümeti tarafından tanınmıştır. İnşallah bunun tüm İslam ülkeleri tarafından tanınmasını bekliyor ve umuyoruz.” ifadelerini kullandı.

Gazze’ye en son 2013 yılında gittiğini ifade eden ve Türkiye’deki arkadaşlarıyla birlikte dernek kurup Filistin’e yardım gönderip oradaki halk için projeler üreten Afifi, Türkiye’de yaşamaktan dolayı mutlu, gururlu ve umutlu olduğunu, Türk hükümetinin hiçbir zaman kendilerini asimile etmeye çalışmadığını ve asla ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmediğini, bunun için de ayrıca Türk hükümetine ve vatandaşlarına teşekkür ettiğini sözlerine ekledi.

 




Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir