Kütahyalı mühendisin koleksiyonundaki doğal taşlar göz kamaştırıyor

375

Çocukluğundan bu yana ilgi duyduğu taşlar için arkadaşlarıyla Türkiye’nin büyük bölümünü gezen Erhan Bülbül, ametist, kuvars, azurit gibi 90 çeşit taştan oluşan 12 ton ağırlığındaki koleksiyonun sahibi oldu.
Kütahya’da yıllardır araziden doğal taş toplayan yüksek inşaat mühendisi, çeşitli renklerden oluşan ve ağırlığı 12 tonu bulan taşları evinde sergiliyor.
Gemolojiye (kıymetli taş bilimi) ilgi duyan 48 yaşındaki mühendis Erhan Bülbül, 25 yıllık emeğinin sonucunda 12 ton ağırlığında doğal taş koleksiyonuna sahip oldu.
Birçok şehri gezerek araziden arkadaşlarının desteğiyle yarı kıymetli taşları toplayan Bülbül, bunları uzmanlarından öğrenerek sınıflandırdı.
Bülbül, ametist, epidotlu kuvars, ortoklaslı kuvars, ateş opal, realgar kristalleri, azurit, stibnite, floritli kuvars gibi onlarca doğal taşın sergilenmesi için evinin bir odasını ayırdı.
Erhan Bülbül, AA muhabirine, doğada bulunan kıymetli taşlara, kayaçlara ilgisinin çocuk yaşlarda dere kenarlarında renkli küçük taşlar toplayarak başladığını söyledi.
İlerleyen yaşlarda tanıştığı kişiler sayesinde daha bilinçli olarak taş toplamaya başladığını belirten Bülbül, “Onlarla birlikteliğimizden sonra bu iş daha profesyonel hale geldi. Çünkü büyüklerimiz hem meslek hem bilgi olarak bu taşlara bizden daha hakim. Onların vasıtasıyla 4 kişilik bir grubumuz oldu. Doğu bölgesi dışında neredeyse tüm Türkiye’yi taş toplamak için gezdik.” diye konuştu.
Bülbül, başta küçük ölçekli olduğu için taşları raflarda muhafaza ettiğini ancak zamanla koleksiyonu büyüyünce bunun için evinin bir odasını kullandığını anlattı.
Topladığı yaklaşık 90 çeşit taştan oluşan koleksiyonunu 7-8 vitrinde sergilediğine değinen Bülbül, odanın sergi için yetmediğini 8-9 ton taşı sergileyemediğini ifade etti.

“Rüyalarımızda bile taş çıkarıyoruz”
Doğada taş toplamanın keyifli olduğu kadar tehlikelerinin de bulunduğunu ifade eden Bülbül, bir arkadaşını yılan soktuğunu, etrafı kurt sürüsüyle çevrilen arkadaşlarının tehlike atlattığını dile getirdi.
Arazide değerli bir taş görünce ayrı duygular yaşadığını anlatan Bülbül, “Bana verdiği mutluluk, üç gün beni uyutmuyor. Bu taşları ilk çıkardığımız andaki duyguyu herkesin yaşamasını çok isterim. Çünkü aklımız başımızdan gidiyor. Yani o taşın oluşumu, doğadaki hali inanılmaz.” ifadesini kullandı.
Bülbül, Türkiye’de çok çeşitli değerli taşlar bulunduğunu belirtti.
Zultanit (diaspor) ve kemererit gibi bazı taşların Türkiye’ye özgü olduğunu vurgulayan Bülbül, şöyle konuştu:
“İnsanlar bu işe maddi olarak bakıyor. Hemen zengin olalım, ‘Çok kıymetli mi, altın mı?’ gözüyle bakıyor ama kimse koleksiyon anlamında veya yarı kıymetli taşların önemine bakmıyor. Biz tabii kıymetli anlamında değil koleksiyon anlamında bakıyoruz. Bizde bu bir hastalık, bir tutku. Bir seferinde 40 kilogram ağırlığındaki taşları sırtımda kilometrelerce taşımıştım. Bu tutku bizde tabii çok fazla. Belki çok aşırıya kaçıyoruz ama bu tutkunun önüne geçemiyoruz. Rüyalarımızda bile görüyoruz. Rüyalarımızda bile taş çıkarıyoruz. Çünkü bana inanılmaz bir enerji veriyor.”
Bülbül, çocuklarına bırakacağı en güzel mirasın topladığı taşlar olacağını sözlerine ekledi.AA




Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir