Mesleki eğitim masaya yatırıldı

845

Kütahya Valisi Ömer Toraman, Sanayi Kuruluşları ile Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri İstişare Toplantısında yaptığı konuşmada, “Bir meslekte etiket tek başına nitelik kazandırmaz. Bizim hangi meslek olursa olsun mesleklerin itibarını yükseltmemiz lazım” dedi.
MESLEKİ EĞİTİM TOPLANTISINDA EV SAHİBİ KUTSO OLDU
Vali Toraman, Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası (KUTSO) ev sahipliğinde düzenlenen Sanayi Kuruluşları ile Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri İstişare Toplantısında, ticaret ve meslek odaları, sanayiciler ile Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri müdürleri ile bir araya geldi.
Meslek Liselerinin önemine değinen ve mesleki eğitim konusunun Türkiye’nin meselesi olduğunu, bu konuyu konuşmak üzere toplandıklarını belirten Vali Toraman, şunları söyledi: “Türkiye’nin meselelerinden olan mesleki eğitim konusunda iki önemli tarafından bir masa etrafında toplanması için bugün burada bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bunların bir tarafını eğitim müessesleri oluştururken diğer tarafını da sanayi müesseseleri oluşturuyor. Kütahya’da bu iki ana unsuru bir araya getirerek mesleki eğitim konusunda mevcut durumu, ihtiyaçları, geleceğe ilişkin beklentilerimizi istişare etmek amacıyla bu toplantıyı tertiplemiş bulunuyoruz. Toplantının yapılması konusunda talep Ticaret ve Sanayi Odamızdan geldi bu da tabi bizi mutlu etti. Çünkü artık bu konuda sanayicinin bıçak kemiğe dayanmış bir hali var. İşletmelerini, tesislerini, çalışmalarını yürütebilmek, büyütebilmek için mesleki eğitimden azami ölçüde yararlanması gerekli konusunda büyük bir beklenti var. Bu toplantının öncesinde birkaç toplantıda değişik formatlarda bir araya geldik. Kalkınma Ajansı’nda toplantı yapmıştık, Milli Eğitim Müdürlüğü kendi içerisinde mesleki eğitimle ilgili özel toplantılar yapıyor, yapmaya devam ediyor. Ancak bu defa belki de Kütahya’da bir ilk olmak üzere Ticaret ve Sanayi Odamızın ev sahipliğinde sanayicilerle bu eğitim kurumlarımızın sorumlusu müdürlerimizle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu önemli bir hadise. Geleceğe dönük olumlu neticeler elde ederiz ümidi içerisindeyiz. Bu konuda bu birlikteliğin başka manası da şu; eskiden şöyle bir yaklaşım vardı, her kurum, her müessese kendine bir adacık oluştururdu bu adacıkta kendi işini, kendi vazifesini yapmaya çalışırdı ve herkes ayrı ayrı adacıklar halinde hizmetlerini yürütmeye çalışırlardı. Birbirleriyle temasları, etkileşimleri, ilişkileri sınırlıydı. Artık yeni yönetim anlayışında siz yalnızca kendi iç bünyenizde işlerinizi yürütmekle değil, paydaşlarınızla da diyalog içerisinde olmanız, bilgi akışı içerisinde, iletişim halinde olmanız, yönetişim halinde olmanız gerekiyor. Yoksa bir okulu tek başına duvarları sınırı içerisinde bir yapı olarak ele alıp o okulu iyi idare etmek artık çok fazla bit anlam ifade etmiyor ve önemli olan bu paydaşlarıyla, muhataplarıyla ilişkilerini ne derece sağlıklı oluşturabildiği ve bundan ne derece istifade edebildiği önemli. O yüzden bu birlikteliğin böyle bir amaca da hizmet edeceğini düşünüyorum.”
“TÜRKİYE’NİN ÖZELLİKLE SON DÖNEMLERDE SAĞLAMIŞ OLDUĞU REFAHINDAKİ ARTIŞ,
MİLLİ GELİRİNDEKİ ARTIŞIN TEMELİNDE ÜRETİM YATIYOR”
Mesleki eğitimle birlikte yaşanacak gelişmelerle birlikte üretimde de ciddi bir ilerleme olacağını ifade eden Vali Toraman, şöyle devam etti: “Türkiye ürettikçe, üretim kapasitesini artırdıkça kazanç elde ediyor ve bu kazanç bu ülkenin milli gelirini oluşturuyor, bundan hepimiz yararlanıyoruz. Biz sadece ülke içerisinde üretim yaparak refahımızı çok yukarılara çıkaramayız onun için dışarıya mal satmamız ve bu yolla kazanç elde edip ülkenin refahını artırmamız lazım. Bugünkü mevzumuz olan sıkıntıyla karşılaşıyoruz, üretim yapılacak, yeni yatırımlar yapılacak, yeni fabrikalar açılacak, mevcut fabrikalar büyüyecek ama buralarda çalışacak insana ihtiyaç var, her şey makinalarla bitmiyor. İnsan unsuru çok önemli. Bunu nasıl tedarik edeceksiniz? Burada ciddi sıkıntılar var. Sanayici şunu istiyor, ben bir yatırım yaptığımda benim ihtiyaçlarımı karşılayacak nitelikte lise mezunu, meslek yüksekokulu ve üniversite mezunu eleman temin edebilmeliyim diyor ve bunu yaparken de ben bu insanları işe aldığımda, iş başı yaptıklarında hemen çalışabilsinler. Ama şu an Türkiye’deki mevcut durum ne? Yeni bir yatırım yapıldığında iş ilanlarından, İŞKUR üzerinden eleman tedarik ettiğinde elemanları aldığında aradığı eleman olmayınca o çocukları alıyor, en baştan eğiterek onları vasıflı bir hale getirmeye çalışıyor, bu zaman kaybı demek, ekonomik olarak para kaybı demek. Bunun ortadan kaldırılması gerekiyor. Hem istediği nitelikte eleman bulabilmek hem de hemen iş başı yapabilmesini sağlayabilmek. Peki eğitim tarafında durum ne? Eğitim tarafında da maalesef Türkiye’de bazı anlamsız tartışmalar büyük hedeflerden bizi alıkoyuyor. Büyük hamleler yapmamıza en gel oldu. Meslek liselerinin başına gelen de budur.”
“MESLEKİ EĞİTİM ÖTEKİLEŞTİRİLDİ”
“Yakın dönemde maalesef mesleki eğitim şu ya da bu sebeple inanılmaz derecede ötekileştirilerek, itibarsızlaştırılarak, bilerek veya bilmeyerek artık öğrencilerin gitmek istemedikleri, kayıt yaptırmak istemedikleri bir okul türüne dönüştü” diyen Vali Toraman, “Oysa olması gereken kesinlikle böyle değil. Biz bütün çocukları bir merkezi sınav saplantısıyla ve hepsine çok ulaşamayacakları önlerine hedefler koyarak bu çocukları mesleki eğitimden uzaklaştırdığımız gibi gelinen eğitimin içerisinde de hem zamanlarını kaybetmelerine hem ailelerin ekonomik olarak kayba uğramalarına hem de çocukların psikolojik ve sosyal olarak gelişimlerine olumsuz etki sağladık. Somutlaştırmak için şunu söylemeye çalışıyorum; öğrencilerimiz ilkokulu bitirdiğinde sanki hepsi doktor olacakmış, hukukçu olacakmış gibi yönlendirmeye başladık. Bu çok büyük bir tuzak aslında. Çünkü o kadar çok öğrencinin tıp eğitimi, hukuk eğitimi alması mümkün değil artı gerekte değil. Bu boş bir hayal bunu görmemiz lazım. bu bir tuzak, ulaşamayacağınız bir hedef koyarak sizin çocuklarınızın eğitim hayatı boşa sallanan kürek hesabı ellerinin arasından kayıp gitti, gidiyor. Evet bu ülkenin doktora da hakime de ihtiyacı var ama bir ülke sadece bu iki meslekten oluşmuyor, binlerce, yüzlerce meslek var bu işleri yine bu toplumun fertleri yapacak.” diye konuştu.
“HANGİ MESLEK OLURSA OLSUN MESLEKLERİN İTİBARINI YÜKSELTMEMİZ LAZIM”
“Hangi işi yaparsak yapalım, iyi yapıyorsak, kaliteli yapıyorsak o itibarı yükselmiş demektir. Yoksa etiketlerle itibar olmaz. Etiket tek başına nitelik kazandırmaz. Mesleklerde etiketlere değil, hangi mesleği yaparsak yapalım onu iyi yapıp yapmadığımızla ölçülmeliyiz ya da ölçmeliyiz. Yüz binlerce meslek var ve bu meslekleri şu anda okul sırlarında okuyan çocuklarımız yerine getirecekler, bunu zihnen kabul etmemiz lazım. Onun içinde Türkiye’nin genel eğitimde ihtiyacı ne kadar, mesleki eğitimde ihtiyacı ne kadar? O gerçekler üzerinden gitmemiz lazım. Kontrol etmekte güçlük çektiğimiz başka bir parametre var o da veliler. Bizim eğitim sistemimizde çocuk + veli seçimi üzerinden onların kararları üzerinden yürüyen bir sistemimiz olduğu için veliler çocuklarını ısrarla genel eğitime yönlendiriyor. Genel eğitime yönelince ne oluyor? Çocuklar genel eğitime gidiyorlar, bir kısmı akademik olarak nitelikli bölümlere yerleşiyorlar, geri kalanı da kağıt üzerinde diploma sahibi oluyor, yüksek öğrenim görmüş gibi oluyor ama sonra çıkıyor piyasaya bakıyor ki karşılığı yok. O kadar zaman geçti, bu çocuk eğitim aldı, hayalleri var, hiçbir şey olmadı. Çocuk bunu idrak ettiğinde de bu sefer tekrar geliyor nasıl bir meslek sahibi olabilirim diye halk eğitim kurslarına katılıyor, sertifikalar elde ederek iş başvurusu yapmaya çalışıyor. Oysa bu kadar zamanı kaybetmeden ortaokul ve lise seviyesinde buna yönlendirilseydi, oradan bir mesleki eğitimle mezun olsaydı hemen karşılığını bulabilirdi ve o kadar emek zaman para boşa gitmemiş olurdu, üstüne hayal kırıklığı ve stresi de ekleyebilirsiniz.”
“ÖĞRETMENLERİMİZİN İTİBARLARINI ÇOK YÜKSEK TUTMAK LAZIM”
“Benim kişisel kanaatim bu; eğitim sisteminin merkezinde de öğretmen var ve biz maalesef öğretmenlerimizi de çok hırpaladık, öğretmenlerimizi haksız yere zayıflattık. Öğretmenlerimizin itibarlarını, saygınlıklarını yükselterek hem idareciler olarak bizler nezdinde, veliler nezdinde, öğrenciler nezdinde hem de dışardaki insanlar neticesinde itibarlarını çok yüksek tutmak lazım. Çocukları geleceğe hazırlayacak olan öğretmenlerdir. Biz fiziksel olarak en iyi okulu hazırlayalım, en iyi müfredatı hazırlayalım, en iyi okul müdürünü de verelim ama bitmiyor ki, orada anahtar öğretmen. Bizim kültürümüz, bizim Türk eğitim sistemimiz köklü bir sistem ama biraz fazla kurcaladığınızda kendi sistemimize zarar veriyoruz. Biz her şeyin en iyisini yapabilecek durumdayız. Türkiye’nin kapasitesi, birikimi, tecrübesi hiç hafife alınacak gibi değil ama bize böyle empoze edilmeye çalışılıyor. Bizim geçmişimiz var, kültürümüz var, tarihimiz var. Bizim çok fazla dışarıdan akıl edinmeye ihtiyacımız da yok. Güçlü bir devletimiz, büyük bir milletimiz var. Türkiye çok büyük bir ülke. Biz dışarıya bakmaya bakmaya, sürekli birbirimize baka baka dışardaki algımızı unutmuşuz. İnsanlar size çok saygı duyuyorlar, hayranlar, çok şey bekliyorlar, daha iyi performanslar bekliyorlar. Böyle bir potansiyelimiz varken, bu kadar çok öğrencisi olan, bu kadar genç nüfusu olan ülke, Avrupa’da kimde var? Eğer o gençliği etkisizleştiriseniz, niteliksizleştiriseniz o zaman onlar açısından risk teşkil etmez ama o çocukları bilgilendirir, donatır, özgüven aşılar, dünyaya açarsanız o zaman onlar açısından risk teşkil eder. Türkiye’nin iddiaları, hedefleri var.”
“MESLEK LİSELERİ SANAYİCİ İLE İÇ İÇE OLMALI”
Meslek liseleri sanayi ile iç içe, sanayi ile bir parçaymış gibi olmak zorunda olduğunu da aktaran Vali Toraman, “Bizim merkezi sınav cenderesinden kurtulmamız gerekiyor. Bazen okul müdürlerimizde de bunu görüyorum, mezunlarımızdan 3 tanesi fen lisesini, 2 tanesini sosyal bilimlerini kazandı diyorlar. Kapasiteleri ona hizmet ediyorsa hizmet etmek lazım. Peki geriye kalanlar. O öğrenciler de senin evlatların değil mi? Bütüncül bakmak lazım. Bütün çocuklara bakmak lazım. bütün çocuklar kıymetli. Bir çocuk bile kaybedilemez. Bunlarla övünmek tam bir tuzak. Bizim çocuklarımızın her birini hayata hazırlamamız lazım. illa doktor olmak demek değildir, marangozcu olarak da hayata hazırlanabilirsiniz. Anahtar kelime işini iyi yapmak. Dolayısıyla bu cenderelerden kendimizi kurtarmalıyız ve bunu velilere anlatmalıyız. Mesleki eğitime yönlendirmek için ilave bazlı teşvikler almak lazım. Milli Eğitim Bakanlığımız bir çalışma başlattı, Ticaret ve Sanayi Odalarıyla Meslek Liselerini eşleştirdi, bunların sayılarının artacağını düşünüyoruz. Bu kaçınılmaz bir şey. Meslek liseleri sanayi ile iç içe, sanayi ile bir parçaymış gibi olmak zorunda. Biri bir kenarda biri bir kenarda olmuyor. Bunların tam olarak iki dişlinin birbirine oturması gibi birbirini tamamlaması gerekiyor. Bütünleşmesi gerekiyor. Bütün alanlarınızı her yıl gözden geçirin, eğitimleri, ihtiyaçları, sanayiden aldığınız verileri dikkate alarak teknikleri getirin, karşılığını olmayan bölümlerden vazgeçelim. Dışarıya açık olalım, Kütahya’daki meslek lisesi idarecilerinden oluşan kadroyu Bursa’ya götürelim, oradaki uygulamaları bir görün, Simav’a gidin. Necmettin Erbakan Meslek Lisesini, KÜTSO Meslek lisesini gezin.”
“İlave bazı cazip teşvikler oluşturmalıyız. Burs oluşturmalıyız, çocuk için ikna edici olabiliyor, potansiyeli araştıralım, nasıl yapabiliriz oturalım bunları konuşalım. OSB’miz desin ki, ben şu bölümdeki öğrencilere şu kadar destek veririm desin. Bu çocukları yalnızca okuldaki sınıflarda hapsetmeyelim, laboratuvarlarımızın hepsi sanayideki seviyeye ulaşamamış olabilir o yüzden çocuklarımızın derslerini olabildikçe sanayide verelim, rica edelim sanayicimizden. Sanayici o çocukları kendi tesisinde gördüğü zaman mutlu oluyor, geleceğe emin bakıyor. Özellikle okul müdürlerimizin sanayi tesislerini mümkünse bire bir, yoksa ticaret odalarıyla OSB’lerle doğrudan diyalog kurarak staj ortamı, ders ortamı sağlamalı. Bu uzun süreli olmalı. Bütün bunlar için zihnimizi hazırlamamız lazım, enerji oluşturmamız lazım. Beklentimiz bundan sonra da her birinizin kendi okulunuzda toparlanma , yeniden gözden geçirme, ne yapabiliriz arayışına sevk etmek çok önemli. Güçlerimizi birleştirerek, masanın etrafında bir araya geldiğimiz gibi bunu sürekli hale getirmemiz gerekiyor. En ufak olumlu bir hamle bile muhakkak tesirini gösterecektir. İstişare etmekten, birbirinizle iletişim kurmaktan çekinmeyin.”
“MESLEKİ EĞİTİMİ TALEPLERE GÖRE YENİDEN ŞEKİLLENDİRDİK”
Kütahya İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Başyiğit de, şunları kaydetti: “Kütahya İl Milli Eğitim olarak amacımız sektörle iş birliği içerisinde ilimizde gerçekleştirmeyi arzu ettiğimiz mesleki eğitim faaliyetlerini kurumlarımızın ihtiyaçları toplumumuzun talepleri iş dünyasının taleplerini dikkate alarak yeniden şekillendirdik. Ülkemizin gelişmesi için sanayi ve endüstri alanında ki başkanımızın az önce bahsettiği yetişmiş insan gücü kalifiyeli insan gücü onun ihtiyaç olmazsa olmaz kesin en temel ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı gidermek için nitelikli öğrencilerin mesleki eğitime dahil edilmesi gençlerimizin mesleki anlamda girimlerinin desteklenmesi de gerekmektedir. Bu ihtiyacın karşılanması anlamında Milli Eğitim Bakanlığımız ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin imzalamış olduğu işbirliği belgesine dayanarak Kütahya’da Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Mesleki Anadolu Teknik Lisemiz proje ve kapsamına alınarak ilk öğrencilerini geçtiğimiz eylül ayında eğitime başlattık.”
“KÜTAHYA TİCARET VE SANAYİ ODASI OLARAK KÜTAHYA’NIN MİLLİ EĞİTİMİNİ DERT EDİNDİK”
“Bir ülkenin gelişmesinin ancak iyi bir eğitimle marka olacağını hepimiz biliyoruz” diyen Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İsmet Özotraç ise, “Ülkemizin gelişmesi, güçlenmesi ancak bütün birimlerle birlikte olacaktır. Hepimiz biliyoruz ki ara eleman değil aranılan eleman yetiştirebilmek önemli. Hükümetimizin de bu yönde çok ciddi çalışmalarının olduğunu hep beraber müşahede ediyoruz. Kütahya’da meslek liselerinde daha iyi bir eğitim verilmesi noktasında Milli Eğitim Müdürlüğümüzle çalışmalar yapmaya başladık. Sayın valimizin başkanlığında Kütahya’mızı ilçelerimizle beraber değerli eğitimcilerle nasıl geliştirebiliriz, daha iyi noktalara nasıl getirebilirizi konuşmak üzere istişare toplantısını düzenliyoruz. Bunun için ailelere ve gençlere sahip çıkmamız gerekiyor. Neden bir anne baba okulu, neden bir çocuğun yüreğine, bir ailenin vicdanına dokunmak, neden eğitim sorularına cevap arayacağız. Gençlik küçük yaşlarda ele alınmalı. Gençliğimize ciddi manada değer vermemiz ve sahip çıkmamız gerekiyor. Eğer gençliğe zamanında sahip çıkarsak onların neler yapabileceği ile ilgili geçmişimizde birçok örnek mevcut. Netice itibariyle Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası olarak Kütahya’nın milli eğitimini dert edindik. Valimizle, okul müdürlerimizle beraber Kütahya’mızı Endüstri Meslek Liseleri bölgesi yapabilirsek gelişmiş şehirler arasına süratle gireceğiz ve böylelikle daha güzel bir şehirde yaşayabileceğiz.” ifadelerini kullandı.




Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir