Kütahya TBMM şeref salonunda

4188

Meclis Başkanı Şentop, TBMM Şeref Holü’nde, Meclis Özel Kütahya Koleksiyonu “Sıtkı Nida Olçar Sergisi”nin açılışını gerçekleştirdi.
Şentop, TBMM’nin kuruluşunun 100. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Meclis Özel Kütahya Koleksiyonu Çini Sergisi’nde, UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Çini Sanatçısı Sıtkı Olçar’ı vefatının 10. yılında 10 eseriyle rahmetle andıklarını belirtti.
Meclis’in, siyasi faaliyetlerin yanı sıra sosyal, kültürel ve sanatsal faaliyetler bakımından da milletin her yönüyle temsil edildiği yer olduğunu dile getiren Şentop, şöyle devam etti:
“Geleneksel Türk çini sanatı, en değerli kültürel miraslarımızdan biri. Çini sanatı, son bin yıllık görkemli medeniyetimizin sahip olduğu estetik zevkimizi ve güzelliğe bakışımızı yansıtır. Milli ve manevi değerlerimizi renk renk, desen desen, nakış nakış işlediğimiz geleneksel Türk çini sanatını korumak, geliştirmek ve yaşatmak bizler için önemli bir mesuliyettir. 2008 yılında UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü’nü alan, ‘Çininin Picasso’su’ ve ‘Çini Dervişi’ olarak anılan Sıtkı Olçar’ın sevgili kızı Nida Olçar Hanımefendi’nin, babası ve aynı zamanda ustasının izinden giderek Türk çini sanatını, daha yukarıya taşıması memleketimiz adına çok önemli bir kazanımdır. Yurt dışında ve yurt içinde açtığı sergilerle Kütahya ve Türkiye’yi büyük bir başarıyla temsil eden Nida Olçar’ın şahsında, geleneğimizi ve kültürümüzü çağdaş formlarla gelecek nesillere aktaran tüm sanatçılarımızla gurur duyuyoruz. Bugün açılışını yaptığımız sergiyle hem çini sanatının nadide eserlerinin Meclisimizde sergilenmesini sağlayacak hem de geleneksel çini sanatımızın, ünü ülkemizin sınırlarını aşmış hünerli eli merhum Sıtkı Usta’yı hayırla yad etme imkanı bulacağız.”
“ESTETİK ESER KARŞISINDA HİSSETTİKLERİMİZ, BİZİM KİM OLDUĞUMUZLA BAĞLANTILIDIR”
Sanatın, duygu ve düşünceleri estetik bir şekilde ifade etme çabası olduğunu dile getiren Şentop, “Toprağı işlemek, eşyayı biçimlendirmek, sese ahenk kazandırmak, sözü anlamlı bir şekilde ifade etmek sanattır. Fırça darbeleriyle tuvale şekil çizmek, küçücük bir tespih tanesine motifler işlemek, iğne iplikle desen oluşturmak, toprağa biçim vererek eser ortaya çıkarmak sanatçının işidir.” dedi.
Şentop, sanatçının ortaya koyduğu eserle algıyı olguya dönüştürdüğünü, objeye estetik bir anlam kazandırdığını vurgulayarak “Bu anlam yüklü sanat eseri, hepimizin içinde pek çok farklı duygu uyandırır. Bu duygular tamamen kendi geçmişimize ve hislerimize bağlıdır. Aslında bir estetik eser karşısında hissettiklerimiz, bizim kim olduğumuzla, hayat hikayemizle bağlantılıdır.” diye konuştu.
Çininin, toprağın pişirilip sırlanması ve bir sanatçı elin renklendirmesiyle emek, sabır, yetenek ve ruhun birleşimiyle oluşan bir sanat olduğunu belirten Şentop, çini sanatında genellikle lacivert, mavi, turkuaz, siyah renkler kullanılırken Kütahya ve İznik çinilerinde yeşil, kahverengi ve kırmızı renklerin de eklendiğini anımsattı.
Şentop, çininin ilk örneklerinin tuğla üzerine renkli sırın kullanılmasıyla eski Mısır ve Mezopotamya’da, sonra da Uygurlar tarafından mimaride kullanıldığını; mimari eserlerde çini süslemelerin, Türk-İslam sanatında Karahanlılar, Gazneliler ve Harezmşahlar’dan itibaren Selçuklular ve 16. yüzyılda zirveyi yaşadığı Osmanlılara kadar kullanılmaya devam ettiğini anlattı. TBMM Başkanı Şentop, şunları söyledi:
“Anadolu haricinde İspanya, Mağrip, Mısır, İran, Horasan, Semerkant, Buhara, çini sanatını her mimaride görebileceğimiz İslam coğrafyalarıdır. Atalarımız cami, medrese, saray, köşk, türbe, hamam, kervansaray, minber, eyvan, kubbe ve çeşme gibi mimari eserlerde kullandıkları bu sanatı, günlük eşyalarda da kullanmışlar, hatta mezar taşlarına bile nakşeden ince zevke sahip olmuşlardır. Bugüne geldiğimizde Kültür Bakanlığı Çini Sanatçısı Nida Olçar’ın da babasından aldığı el ile hazırladığı Meclis Özel Kütahya Koleksiyonuyla ilk kez tarihi çini desenlerini eşarplara, kravatlara, kol düğmelerine ve ev tekstiline uyarladığına büyük bir mutlulukla şahit oluyoruz.”
Yeşil Cami çinilerinin hikayesi
Bursa Yeşil Cami çinileriyle ilgili bir hikaye paylaşan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bursa Yeşil Cami, aslında bir külliyedir. Cami, türbe ve medresesindeki çinilerden dolayı Yeşil Cami adıyla meşhur olmuştur. Banisinin, mimarının, süsleme programını yapan nakkaşbaşının, mihrap çinilerini yapan ustalarının, hünkar mahfilindeki çinilerin ustasının ve ahşap işçiliklerini yapan ustanın adını veren altı kitabesiyle külliye, Osmanlı mimarisinde tek bir örnektir. Bir deprem sonrası Yeşil Cami’deki çinilerin bir kısmı dökülür ve zarar görür. Caminin onarılması gerekir; tarihi çinilerine benzer aynı örnek çiniler üretilmeye çalışılır. Değişik ayarlamalarda fırınlama tekniği defalarca denenmesine rağmen üretilen yeni parçalarda bir türlü aynı tondaki mavi renk elde edilemez. Çini sanatçılarımızın malumudur; fırınlanan boyalar ve toprak, çoğu zaman aynı renkte ortaya çıkmaz. Çini, sabır işidir bu yüzden. Çiniler, uzun süre öylece bırakılır. Aradan uzunca bir zaman geçer. Yeşil Cami’ye atanan meraklı bir imam efendi, caminin deposunu elden geçirir. Bu elden geçirme esnasında, Yeşil Cami’nin yapıldığı dönemdeki çini sanatçıları tarafından, çinilerin yedeklerinin depoya istiflendiğini tespit eder. Böylece merakı sayesinde bir güzelliğe sebep olan imam efendi, atalarımızın bıraktığı bu eşsiz çinileri tamamlatma bahtiyarlığına erişir. Yeşil Cami çini sanatçıları, yüzlerce yıl sonraya çinilerin yedeklerini bırakarak manevi iklimimizi güzelleştirmeye devam etmişlerdir.”
ÇİNİNİN PİCASSO’SU
Şentop, merhum Sıtkı Olçar’ın geleneği takip eden ancak taklit etmemeye gayret gösteren sanatçılardan olduğunu, Çini sanatında kendi tarzını geliştirmesi sebebiyle ününün sınırları aştığını; işin ustalarının onu “Çininin Picasso’su”, “Çini Dervişi” gibi unvanlarla andığını anlattı.
Nida Olçar’ın da babasından kalan mirası geliştirerek yaşatmaya gayret eden sanatçılardan olduğunu belirten Şentop, “Beş yaşından itibaren Sıtkı Usta’nın rahle-i tedrisinde yetişen, eski geleneği çağdaş bir bakış açısıyla yorumlayan, eski hammaddelerle sanatını icra eden; kaz kanadı fırça ve toprak boyadan vazgeçemeyen, adeta pergelin sabit ayağı gibi bin asır önceki geleneğe bağlı olarak çalışan çini sanatçımız Sayın Nida Olçar Hanımefendi’nin, babası Sıtkı Usta’dan emanet aldığı bu meşaleyi elden ele devrederek Türk çini sanatını yaşatacağına yürekten inanıyorum.” dedi.
Şentop, Nida Olçar’ın bin yıllık çini geleneğini günün estetik zevkleri içinde tekrar yorumladığı sefertasları, keşkülü fukaralar ve şifa kaplarının yenilerini üretip, öğrenciler yetiştireceğini vurgulayarak “Ayrıca dünyaca ünlü Kapadokya’mızın kırmızı topraktan yapılan çömleklerini çini sanatımızla meczeden, iki güzellikten yeni bir üçüncü güzellik ortaya çıkaran, daima yeniyi arayan ve bizlere sunan değerli sanatçımızın başarılarının daim olmasını diliyorum.” diye konuştu.
Meclis Özel Kütahya Koleksiyonu Sıtkı Nida Olçar Sergisi’nin açılışına, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, TBMM Başkanvekili Nimetullah Erdoğmuş, TBMM İdare Amirleri Alpay Özalan ve Erkan Haberal, AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, TBMM Katip Üyesi İshak Gazel, milletvekilleri ve Meclis personeli katıldı.
Programda, Çini Sanatçısı Nida Olçar, Meclis Başkanı Şentop’a, günün anısına çini akustik gramofon hediye etti.
Katılanlara Kütahya Milletvekilleri İshak Gazel, Ahmet Tan, Ceyda Çetin Erenler, Ahmet Erbaş, Vali Ali Çelik, Belediye Başkanı Alim Işık, AK Parti İl Başkanı Sebahattin Ceyhun MHP İl Başkanı Selçuk Alıç da katıldı.AA




Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir