Eğitim-Bir-Sen’den ‘Haklar yarım kalmasın, ÖMK
eğitimcileri bölmesin’ çağrısı

274

Eğitim-Bir-Sen Kütahya 1 Nolu Şube Başkanı Fatih Köse ve sendika üyeleri, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili Kütahya İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yaptı.

Öğretmenlik meslek kanunun, ayrıştırıcı değil kapsayıcı olması gerektiğini belirten Köse, şunları söyledi: “Uzun yıllar ihtiyaç haline gelen ve yıllarca talep ettiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu, nihayet bundan iki yıl önce çıkarılmıştı. Ancak ne yazık ki çıkarılan kanun, bütün uyarılarımıza rağmen ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenmemiş, daha ilk uygulamasında yetersizliği ortaya çıkmıştı. Kapsamı dar tutulmuş, şube müdürlerini, ilçe milli eğitim müdürlerini, il milli eğitim müdür yardımcılarını, bakanlık ve eğitim müfettişlerini, şahsa bağlı uzmanları ve araştırmacıları kapsam dışı bırakan mevcut kanunun bir kısım maddeleri ise Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Bu günlerde yetersizliği açık ve iptal edilen maddeleri ile uygulama şansı kalmayan kanunun yeniden düzenlenmesi ve bu sefer kapsamı geniş, şiddete yaptırım içeren ve eğitimcilerin tamamını memnun edecek bir kanun tasarısı, TBMM gündemine gelsin istiyoruz.”
Basın açıklamasını yapmalarının nedenlerini de açıklayan Köse, şöyle devam etti: “İşte bugün burada toplanmamızın, hep birlikte ses vermemizin, ortak iradeyle söz söylememizin nedeni; eğitim yönetiminin yükünü omuzlayan, sorunları sırtlayan milli eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il milli eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe milli eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınmamasını protesto etmek, Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısında bu konudaki değişiklik talebini ve ihtiyacını haykırmaktır. Anayasa Mahkemesi’nin kısmi iptal kararı sonrası, Bakanlığın girişimiyle yeni bir Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı hazırlandığını, Cumhurbaşkanlığında son şekli verilen tasarının TBMM’ne sevk edileceğini biliyoruz. Ancak taslağın görüşüldüğü süreçte, çeşitli bahanelerle eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının devam ettirilmeye çalışıldığını görmekteyiz. Şube müdürü veya üstü kadrolarda bulunan personelin büyük bir çoğunluğunun diğer bakanlıklardan farklı olarak öğretmen kökenli olduğu, öğretmenlik ünvanlının bu kişiler yönünden kazanılmış bir hak, hak edilmiş bir unvan, yetkinliğe sahip bir meslekî tecrübe olduğu unutulmamalıdır. Yine söz konusu kadrolarda bulunanların eğitim-öğretim kamu hizmetinin niteliği gereği eğitim ve öğretimden ayrıştırılması mümkün bulunmayan eğitim yönetimi ve denetimi faaliyetlerini icra ettikleri, bulundukları kurumların sadece bir idari faaliyet yürütülen yerler değil eğitim kurumlarını tamamlayan yapılar oldukları, kısaca bizatihi eğitim-öğretimin içinde bulundukları göz ardı edilmektedir.”
Sendika olarak hedefler ve gerçekler bağlamında eğitimciyi ayrıştırmayan bütünleştiren, farklılaştırmayan eşitleyen, engellemeyen destekleyen; eğitimi ve eğitimciyi bütüncül, eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir bakışla ele alan bir meslek kanunu içeriğinin oluşmasının mümkün olduğuna inandıklarını da kaydeden Köse, “Eğitimcinin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen’in bu hususlar temelinde katkı ve destek sunacağını bu vesileyle bir kez daha temin ve teyit ediyoruz. Siyasi iradeyi ve TBMM’yi meslek kanununda beklentileri karşılayan, milli eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il milli eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe milli eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik ünvanına dayalı hakların tanınması konusunda adım atmaya çağırıyoruz. Öğretmenlik Meslek Kanunu ekonomik krize kurban edilmemelidir. Ek ders ücreti artırılmalıdır. Uzman ve başöğretmenlik kıdem süreleri söz verildiği gibi 5 ve 10 yıl olmalıdır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası katmerli ceza haline getirilmemelidir. Birinci dereceye gelen bütün memurlara 3600 ek gösterge hayata geçirilmelidir. Kadroya geçen öğretmenler, kadrolu öğretmenliğin özlük haklarından faydalanmalıdır. Anayasal bir hak olan aile bütünlüğü teminat altına alınmalıdır. Sözleşmeli öğretmenlik ve öğretmen alımında mülakat kaldırılmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılmalı, memurluğa sınavsız geçişin önü açılmalıdır. İptal edilen Toplu Sözleşme İkramiyesine çözüm üretilmelidir. Kamudaki şeflerin maaş dezavantajları giderilmelidir. Görevde unvan ve sorumluluk bakımından yükselten ancak ücret bakımından zarar ettiren sistem düzeltilmelidir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete dair yasal koruma bir an önce hayata geçirilmelidir. Tüm gelirlerin emekliliğe yansıması sağlanmalıdır. Vergi dilimleri çalışanlar bakımından % 15 e sabitlenmelidir. Çalışanlarımız açısından önemli olan bu hususların Öğretmenlik Meslek Kanunu içinde çözülebilecek olanları mutlaka hayata geçirilmeli; diğerleri de en yakın zamanda hukuki düzenlemelerde yerini almalı daha fazla sosyal ve siyasal maliyete kapı aralanmamalıdır.” ifadelerini kullandı.”
RAMAZAN DOĞAN




Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir