‘Caminin aslına uygun şekilde yeniden yapılması gerekiyor’

1426

Kütahyalı ressam Ahmet Yakupoğlu’nun en önemli eserlerinden olan ve yeniden yapılarak kurtarılması planlanan Çinili Cami için, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta caminin bu haliyle kurtarılmasının mümkün olmadığı belirtildi.

DPÜ Müzeler Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen, Mimari Eserlerin Yaşatılması: Çinili Cami Örneği konferansına Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ferit Çakır, konuşmacı olarak katıldı.

“ÇİNİLİ CAMİ’Yİ YAŞATMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR”

Konferansın açılış konuşmasını yapan DPÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Ahmet Yakupoğlu’nun, Kütahya’ya büyük hizmetlerde bulunan bir sanatçı olduğunu belirtti.

Yakupoğlu’nun tüm mal varlığını DPÜ2ye bağışladığını hatırlatan Kızıltoprak, şunları söyledi: “Kendisi büyük bir değerdir. Mahalle sakinlerine sorsak onların Ahmet abisidir, sanatçılara sorsak suların ressamıdır. Ahmet Yakupoğlu, bu kente sanatsal yapılar armağan etmiştir. Çinili Cami de bunlardan biridir. Çinili Cami özgün bir yapıdır. Çinili Cami’yi her şeyiyle yaşatmak bizim boynumuzun borcudur. Bugün gözbebeğimiz olan Ayasofya 1500 yıldır yaşayan bir ibadethane. Biz istiyoruz ki Çinili Camimiz de sonsuza kadar yaşasın. Bugünkü Ayasofya dört defa yıkıldı ve yeniden yapıldı. Bir yeni yıkılmayı önleyen, Ayasofya’yı bugüne ulaştıran kişi Mimar Sinan’dır. Onun zamanında yaptığı müdahaleler sayesinde, bugün Ayasofya’mız var. Ne mutlu ki bizlere, bugün yeni Mimar Sinanlar yetiştirdik. Konuğumuz olan Ferit Çakır hocamız da Mimar Sinan’ın yolundan giden bir kardeşimizdir.”

“BİNDE BİR İHTİMAL BİLE OLSA BU ESERİ KURTARMAK İSTEDİK”

Ahmet Yakupoğlu’nun yaşamı boyunca iki bine yakın eser bıraktığını ve bu eserlerin en kıymetlisinin Çinili Cami olduğunu vurgulayan Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ferit Çakır ise şöyle konuştu: “Yakupoğlu, kendi elleriyle çinilerini yapmış, kendi nefesiyle çalışmış, ruhunu verdiği bir çalışma. Çinili Cami yaklaşık 7 yıldır boş durumda, yapısal hasarları var, eğim sorunları mevcut, teknik problemler var ve risk altında görüldüğü için de kullanılamıyor. Camide betonarme elemanları çatlak durumda, demir donatılar korozyona uğramış ve yapısal büyüklük bozulmuş. Yapıda farklı genişliklerde ve şekillerde çatlaklar mevcut. Sonradan kadınlar mahfili eklenen yapının bodrum kısmında kolonlarda ve kirişlerde gelişmiş düzeyde kesme ve eğilme çatlakları gözlemleniyor. Bu çatlaklar nedeniyle kolon kiriş birleşim noktalarının oldukça zayıf durumda olduğu görüldü. Yapı mevcut durumda eğilmeye başlamış, bir tarafında 7 cm, bir tarafında 6 cm yatma meydana gelmiş. Tüm bunlarla beraber caminin kuzey doğusunda yer alan yamacın şev güvenlik sayısının statik ve sismik açıdan izin verilebilir sınır değerlerinin altında kaldığı, limit denge analizleri ışığında hesaplanmıştır. Binde bir ihtimal bile olsa bu eseri kurtarmak istedik. Bu sebeple daha önceki raporları inceledik. Bu çalışmalara ilaveler gerektiğini gördük. Bizler deprem senaryolarını da göz önüne alarak analizler yaptık. Yapının özellikle zemininden kaynaklı büyük bir problemi var. Şevin yapı için büyük bir tehlike arz ettiğini ve olası bir depremde bu şevin hareketleneceği ortaya çıktı. Analizler sonucu olası bir depremde ilk olarak minaresi devriliyor. Bu olası senaryoda Ahmet Yakupoğlu’nun evinin de zarar görmesi de kuvvetli bir ihtimal.”

“CAMİNİN ASLINA UYGUN ŞEKİLDE YENİDEN YAPILMASI GEREKİYOR”

Güçlendirme ihtimalleri üzerine de uzunca çalışmalar yaptıklarını ancak bunun mümkün olamayacağı sonucuna vardıklarını da aktaran Çakır, şöyle devam etti: “İlk olarak zemini güçlendirmeyi ardından da yapıyı güçlendirmeyi düşündük. İkinci olarak yapıyı askıya almayı ve zemini güçlendirme üzerine çalıştık. Yapının askıya alınması çalışmaları yapıda ilave ağırlıklar ortaya çıkaracak ve bu durum zemine ilave yükler getirecek. Yapıyı güçlendirmek, daha sonra zemini güçlendirmeyi ele aldık. Yapının mevcut durumu incelendiğinde yapısal sorunların ve güvenlik açıklarının üst düzeyde olduğu görüldü. Bu nedenle yapının mevcut koşullar altında uzun vadede ayakta kalamayacağını gördük. Son aşamada yapının ve zeminin aynı anda güçlendirilmesini düşündük. Ama yapı ve zeminin aynı anda güçlendirilmesi, hem teknik açıdan zorlu bir süreç gerektiriyor hem de olası riskleri arttırıyor. Bu incelemelerden sonra üzülerek ve insan sağlığını da düşünerek ‘yapının kurtarılabilir neyi varsa kurtaralım’ diye düşündük. Üzülerek de olsa yapının sökülmesi, üzerinde bulunan çinilerin numaralandırılarak çıkarılması ve caminin aslına uygun şekilde yapılması gerekiyor. Yapılan tüm değerlendirmeler sonucunda yapı ve zeminin hasarlı durumu nedeniyle, yapının büyük bir risk altında olduğu ve olası bir deprem anında göçme durumunun ortaya çıkacağı sonucuna varıldı.” HABER MERKEZİ




Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir